"Ama kitaplarınız yalnızca birkaç kişiye hitap edebilecek kitaplar değil." dedi Breuer.
Hep vardı hayatımda kitaplar, kendimi bildim bileli.. Elime geçen ilk kitaptan bir sayfa açıp bir cümle seçtiğimde bunun da kitaplarla ilgili olması tesadüf mü bilemem..
Kitaplar hep vardı, ama bir okuma kulübü hiç olmamıştı. Ne zaman ki blog yazarlarını takip etmeye başladım ne zaman ki Günün Çorbası Yeliz'in blogunda kitap kulübü yazısı gördüm işte o zamandır Yeliz'in peşini bırakmadım ve ne yaptım ettim bu kulübe girdim- aslında çok çaba sarf etmedim, saolsun Yeliz hemen kabul etti beni:))-
Ve o gün bugündür-Nisan 2013- bir kitap kulübünün -biz ona kısaca hayalkurdumokuyorum diyoruz- toplantılarına düzenli olarak katılır oldum. İlk başlarda git-gel yaşasam da şimdi bir toplantıyı kaçıracağım, bir aksilik çıkacak diye endişeleniyorum.
Hiç birini yüz yüze tanımadığım, sadece Yeliz'i blogundan takip ettiğim bir grubun içerisindeydim. Tabii ki ilk toplantı benim için gergin olmuştu; ne işim var benim burda?, bu insanlar kim? gibi sorularla toplantıyı bitirip eve giderken yine de bir sonraki toplantıya gideceğim belliydi..
Düğümlere Üfleyen Kadınlar, Zorba, Var oluş Yok oluş, Kardeşimin Hikayesi, Deli Kadın Hikayeleri, Anne-Baba ve diğer Ölümcül Şeyler, Peri Gazozu, Gurur ve Önyargı ve
son olarak Nietzsche Ağladığında..
İşte yukarıdaki cümlede bu kitaptan bir alıntıydı, blog fırtınası kapsamında
Bloguma hep kitaplarla ilgili yazı yazmak istemiştim, genel bir giriş ile başlayalım belli mi olur belki bu ödevler sayesinde kitapları da yazarım yavaş yavaş..
#blogfirtinasi 2.gün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder