13 Ekim 2015 Salı

Ve bir çocuğun düşü olan -barış- kanlar içindeydi...

         
             Kalbim sıkışıyor her bir haberi okuduğumda.. Gözlerim doluyor sonra oradaki feryadı duyunca, küçük bir çocuk gibi "neden" diye soramıyorum neden diye sorduğumda kalbim sıkışarak, gözlerim dolarak ve öfke ile soruyorum. Evet öfkeleniyorum, evet iyi değilim, evet isyan ediyor kalbim tüm bu olanlara.. Evrensel sevgi mesajları, insanlık, kardeşlik düşleri ve barış sözleri nasıl da anlamını yitirdi. Ve üzüntüm o kadar derin ki şu an ölmüş olsam "sonrası yok" düşünceleri dolanıyor kafamda ve şu an bir bomba patlasa mesela ya da bir polisin gözü dönse havaya rastgele ateş açsa ve ben ölsem, inan ki artık korkutmuyor, inan ki hiç önemi yok, demek ki insan bu noktaya gelebiliyormuş.

Ankara'nın göbeğinde bir bomba patladı..

            Ve ben burada tüm bu anlamsızlığın içinde öylece duruyorum, yazacak kelime, söyleyecek söz bulamıyorum..Kendimden, insanlığımdan utanıyorum; gündelik telaşımdan, insanların akıl almaz konuşmalarından utanıyorum ve unutmaktan korkuyorum..


Ankara'nın göbeğinde bir bomba patladı..
Ve bir çocuğun düşü olan -barış- kanlar içindeydi...

           Beraber aynı sofrayı paylaştığımız; şarabı ezildiğinden sevdiğimiz; iki ezgide gülümsediğimiz; aynı türküde ağladığımız; yoldaşlık ettiğimiz, yoluna saygı duyduğum; küçüklüğünü bildiğim, sohbetini özlediğim onlarca yakınım vardı Ankara'da...Utanarak "iyiyim" diyen, üzerinde aynı yolda yürüdükleri arkadaşlarının parçalarını, kanlarını taşıyan tanıdıklarım.. Ve hiç tanımasam da, yüzünü bir kere bile görmemiş olsam da, tanımamamın ya da görmememin bir önemi olmadığı, yaşamını yitiren canlar...

Ankara'nın göbeğinde bir bomba patladı..
Ve bir çocuğun düşü olan -barış- kanlar içindeydi...
Elinde barış yazan insanlar, yerdeki canlarını elleriyle topladılar....


12 Ocak 2015 Pazartesi

Küçük Kara Balığımızın Yedi İklim Macerası

                   Eylül gibi okul-erken çocukluk öğrenme merkezi arayışımızla ilgili süreci yazdığım Anaokulu Seçimi başlıklı yazıyı yazıp bırakmış, bir güzel üzerine yatmışken Yeliz blogunda benden bahsedince yine bir hareketlenme olmuş buralarda:) O zaman başladığım işi yarım bırakmayıp Yedi İklim-Küçük Kara Balık ile devam eden masalımıza bir göz atalım..

                   Bizim Küçük Kara Balık kolay geçen bir oryantasyon sürecinden sonra tam gün başladı okula, sanmayın ki koşa koşa gitti her sabah, 3 yaşına yeni girmiş olan Ada.. İlk iki hafta her sabah olmak üzere- zamanla azalan bir süreçte- "Bugün okul var mı?" diyerek hatta bazen ağlayıp "Ben gitmek istemiyorum" diyerek gitti ama Yedi İklim'e varınca bu süreci devam ettirmedi orada, her çocuk farklı tabii, biz bu kadar çabuk atlatırken bazı çocuklar için daha uzun sürdü bu süreç.. Yaklaşım olarak oryantasyon ve bunun uygulanış biçimi bence Ada'ya iyi geldi. Azar azar sürelerle ve az çocukla uyum sağlamaya çalışması birden bir kaosun ve kalabalığın içine girmemesi onu rahatlattı.